Bazı kadınların kızlarına evlilik öncesinde kurnazlık tavsiye ettiğini
biliyorum. “Şunu yap, bunu yapma” tarzındaki ince hesaplanmış öğütlerle, kocayı
emir eri konumunda tutmak için bazı taktikler geliştirebiliyorlar. Temelde amaç
bulanık bir ortam yaratmak ve kişiyi çaresiz bırakıp mutlak itaate zorlamaktır.
Çoğu zaman dışardan bakıldığında canımlar, aşkımlar, bir tanemler gırla gitse
de, işin iç kısmı öyle değildir. Her şey gizli tehdit altında olmaktadır.
Kapris, önemsememe, surat asma, inatçılık, memnuniyetsizlik, benmerkezcilik ve
her daim hazırda bekleyen bir gizli dışlanma tehdidi çok bilinen
davranışlardır. Örnekteki kadın ve erkeği yer değiştirebiliriz, tersi de
mümkün. Bu davranışların genel adı “Pasif Saldırganlık” olup pasif agresiflik
te denmektedir. Bir bakıma; Saldırgan ruhlu kişinin, aynı zamanda haklı olmak istediği
için ezoterik şekilde üstü kapalı saldırmasıdır. Böyle davranan kişiye “Pasif
Saldırgan” deniyor. “İşgal” altında büyümüşler ve çoğunlukla engellenmişlerdir.
Bunlar netlikten hoşlanmazlar ve bulanık suda avlanırlar. Çünkü netlik asıl
kişiliği ortaya çıkaracaktır…
Sessizlikle terbiye etmek, huysuzluk, inatçılık, görevi aksatmak, doğrudan
ve açık konuşmamak, problemlerden kaçmak, duygusal yakınlık kuramamak,
yarışamamak, sürekli mazeret bulmak, başkalarını suçlamak, engelleyici olmak,
mağdur rolü yapmak, uyumluymuş gibi yapmak, iğneleyici konuşmak, üstü kapalı
iltifat etmek, öfkeyi gizlemek, özür dilememek ve teşekkür etmemek Pasif
Saldırganların ortak özellikleridir. Tepki olarak: Cevapsız bırakmak, gerçeği
gizlemek, unutmuş gibi yapmak, telefona
çıkmamak, arandığı halde dönmemek, mesajları görmemek, gereksiz yere bekletmek,
karşıdakini yok farz etmek, görevi aksatmak, aleyhte düşünmek, istenmeyen
insanlarla konuşmak, gizemli olmak vs. çok yaygındır. Bunlar yarın ayrılacakmış
gibi yapar ama asla barış içinde ayrılamazlar…
Bu davranışlarda amaçlanan; kocayı bunaltarak pes ettirip, hiçbir şeyi
sorgulayamayan, pasif ve itaatkâr bir yaratık haline dönüştürmek, idareyi ele
geçirmek ve hesapsız davranma ayrıcalığını elde etmektir. Çünkü açık
konuşulduğu zaman birçok örtülü konu ortaya çıkacaktır. Bir tür, “yetki bende
sorumluluk sende”, “Davul sende tokmak bende” oyunu sahnededir. Ara sıra
olduğunda konu halledilebilir belki, ancak pasif saldırganlık kronik olduğunda
ruhunuza zarar verebilir hatta “Duygusal Şiddet”e dönüşebilir. Uzun sürerse,
ruh durumunuz bozulabilir, sinir uçlarınız yanabilir, doğru düşünememeye ve
şaşırmaya başlayabilirsiniz. Başka duygusal problem de varsa rotanız
kaybolabilir, yönsüz ve ruhsuz bir hale gelebilirsiniz. Sonra bu da aleyhinize
delil olarak kullanılabilir...
Buna maruz kalan koca, ya celladına aşık olmuş numarası ile “mutluluk
taklidi” yapacak (Stockholm Sendromu), ya da uzun süre direnmekten dolayı
“Kaskatı ve duygusuz bir kütle” haline gelip “Sahte süper güç” olacaktır. Üçüncü
seçenek olan “Sinir uçları alınmış” durumu ise çok nadir görülür. Birinci
seçenekte hayat üstü örtülü akıp gidebilir. Direnmeyi seçen ikinci tip koca,
zamanında çözüm bulmayı başaramaz ise, ya da her ikisi de “Güç Savaşı”nı
kazanmaya yeminli ise despotluk karşı silah olarak baş gösterebilir. Her
durumda kimsenin kazanma şansı olmayacak ve evlilik vazosu çok sert bir şekilde
kırılacaktır…
“Pasif Saldırganlık” elle tutulur, gözle görülür bir durum olmadığından,
koca neye uğradığını anlayamadığı gibi kendini nasıl ifade edeceğini de
bilemez. Öfke ve suçluluk ta duyabilir. Hatta “kötü” olduğuna kendisi de
inanabilir. Bu yüzden aile çevresi ve mahkemelerde hedef koca tek suçlu
muamelesi görebilir. Pasif Saldırganlık az bilinse de, çok mu çok sinir bozucu
olabilir. Kişinin sonraki yaşamı, kalıcı öfke, güvensizlik, emin olamamak,
kararsız kalmak ve yalnızlığı tercih etmek gibi sonuçlar doğurabilir. Kadın
ise, erkeği pert (kullanılamaz) ettiğine inandığı için zafer coşkusu
yaşayabilir. Kuyruğu dik tutup tutmadığına bakarak bunu anlayabilirsiniz. Bu
durum nadiren nasihat ile düzelir. Çünkü bu tip kişiler haklı olma düşkünüdür…
H. Ali YILDIRIM, 25.06.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder