Gaz
Lambası (Gas Light)

Filmde, Londra’da opera sanatçısı olarak yaşayan yaşlı
teyzesinin bir cinayete kurban gitmesi üzerine, İtalya’ya müzik eğitimine
gönderilen genç bir kızın zaman içinde orada bir erkeğe âşık olup evlenerek
eşiyle birlikte tekrar Londra’ya dönüp ölen teyzesinin evine yerleşmesi ve bu
evde geçen tuhaf olaylar anlatılmaktadır. Koca, karısını kimseyle görüştürmemekte,
yaptığı oyunlarla onu deli olduğuna inandırmaya çalışmakta ve aklından şüphe
etmesine sebep olmaktadır. Bunun için kocanın kullandığı yöntemlerden biri de,
evdeki gaz lambası yanıp söndüğü halde sürekli inkâr ederek karısının aklını
karıştırmaktır. Film de adını buradan almıştır. Nihayetinde, on yıl önce teyze
cinayetinde görev almış bir dedektif, yaptığı araştırma ile kocanın teyze
katili olduğunu, cinayet sırasında bulamadığı kraliyet mücevherini bulmak için
düzmece aşk yoluyla maktulün yeğeniyle evlenerek o eve yerleştiğini, sonunda
mücevherleri bularak çaldığını ispatlar ve kocayı tutuklar. Kadın da bu gerçeği
öğrenince akıl sağlığı ile ilgili şüphelerinden kurtulur…
Bu filmden yola çıkarak psikologlar bu yönteme “Gaslighting”
deyip bir de tanım yapmışlar:
“İnsanların kendi aklından
şüphe eder hale getirip gerçeği görmesini engellemek maksadıyla, sürekli yalan,
yanlış telkin, hile, düzenbazlık, korkutma, düzmece hikaye ve benzeri algı
yönetimi yoluyla yapılan çıkar maksatlı psikolojik manipülasyon." (Yerel ifadeyle; “Birinin gözünü bayarak boynuna ip
takmak”)…
Burada kurbanın yaşadığı en önemli şey uzun süre kendi
aklından duyduğu şüphedir. Bu durumun tahammül sınırını aşacak kadar uzun
sürmesi kişinin hayal-gerçek ayrımını yapamayarak “psikoz” durumuna girmesine
sebep olabilir, yani akıl sağlığı söz konusudur. Bir sırrın saklanması için
sürekli algısının yanlış olduğu ima edilen bir çocuk ta, zamanla kendi
gerçekliğini yitirebilir, başkalarının gerçekliğine sığınma yolunu seçebilir. Bu
yönteme başvuran insanlar hedeflerine ulaşmak için oldukça sinsi ve anlaşılması
güç yöntemler kullanabilmektedirler. Yapılan yayımlarda bu insanların sıklıkla
şöyle olduğu yazılı;
“Göz göre göre yalan söylerler,
kanıt olsa bile inkâr ederler, yakınlarınızı ve sevdiklerinizi size karşı kışkırtırlar,
koşulsuz itaate zorlarlar, sistematik olarak yıpratırlar, duygu sömürüsü
yaparlar, söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmaz, güven kazanmak için
arada bir sebepsiz iyilik yaparlar, kafa karışıklığının insanı zayıflattığını
bilirler, yansıtma yaparlar (Kendi kötü duygularını size boca ederler, sizi ağırlaştırırlar),
insanları aleyhinize doldururlar, size ve başkalarına sizin deli olduğunuzu
söylerler, kendilerinden başka herkesin yalancı olduğunu iddia ederler”…
Filmde olduğu gibi, türlü aile sırlarının ortaya çıkmaması
maksadıyla aile bireyleri tarafından diğer aile üyelerine yapılması da mümkün
olan bu tür bir girişimin kurbanı olmamak için;
“Öncelikle ilkeli yaşamak, kendi hislerimize güvenmek, gerektiğinde uzak durmayı
başarabilmek, bazen alt edilebileceğimizi kabullenmek, çevremizde destek
alabileceğimiz kişiler bulundurmak, doğa (yanılmaz gerçeklik) ile irtibatta
olmak ve en önemlisi de karşımızdakinin ne söylediğine değil ne yapmak
istediğine odaklanmak, gerekirse profesyonel destek almak” fayda
sağlayacaktır…
H. Ali YILDIRIM, 10.09.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder