Gaz Lambası (Gas Light)


Gaz Lambası (Gas Light)
1940 ve 1944 te iki kez çekilmiş olan “Gas Light” isimli bir film var, anlamı “Gaz Lambası”. Film o günden beri değerini hiç yitirmemiş çünkü filmde geçen olaylar ileriki zamanlarda psikolojide bir referans olarak kullanılmış, halen de kullanılıyor. Türkçeye Gaz Lambası olarak girmiş ama bazıları “Işıklar Sönerken” demiş. Filmde geçen olay, “cinayet, kötü maksatlı aşk evliliği, sistematik zihin bulandırma ve manipülasyon (Ali-Cengiz oyunu) yöntemi ile hırsızlık” teması üzerine kurulmuş. “Gaz lambası yanıp sönüyor” iddiasına karşı “Hayır öyle bir şey olmuyor, senin aklın gitmiş” şeklindeki sistematik inkârın yarattığı algı bozukluğundan bahsediliyor. Filmi altyazılı olarak film sitelerinde bulmak mümkün…
Filmde, Londra’da opera sanatçısı olarak yaşayan yaşlı teyzesinin bir cinayete kurban gitmesi üzerine, İtalya’ya müzik eğitimine gönderilen genç bir kızın zaman içinde orada bir erkeğe âşık olup evlenerek eşiyle birlikte tekrar Londra’ya dönüp ölen teyzesinin evine yerleşmesi ve bu evde geçen tuhaf olaylar anlatılmaktadır. Koca, karısını kimseyle görüştürmemekte, yaptığı oyunlarla onu deli olduğuna inandırmaya çalışmakta ve aklından şüphe etmesine sebep olmaktadır. Bunun için kocanın kullandığı yöntemlerden biri de, evdeki gaz lambası yanıp söndüğü halde sürekli inkâr ederek karısının aklını karıştırmaktır. Film de adını buradan almıştır. Nihayetinde, on yıl önce teyze cinayetinde görev almış bir dedektif, yaptığı araştırma ile kocanın teyze katili olduğunu, cinayet sırasında bulamadığı kraliyet mücevherini bulmak için düzmece aşk yoluyla maktulün yeğeniyle evlenerek o eve yerleştiğini, sonunda mücevherleri bularak çaldığını ispatlar ve kocayı tutuklar. Kadın da bu gerçeği öğrenince akıl sağlığı ile ilgili şüphelerinden kurtulur…
Bu filmden yola çıkarak psikologlar bu yönteme “Gaslighting” deyip bir de tanım yapmışlar:
“İnsanların kendi aklından şüphe eder hale getirip gerçeği görmesini engellemek maksadıyla, sürekli yalan, yanlış telkin, hile, düzenbazlık, korkutma, düzmece hikaye ve benzeri algı yönetimi yoluyla yapılan çıkar maksatlı psikolojik manipülasyon."(Yerel ifadeyle; “Birinin gözünü bayarak boynuna ip takmak”)…
Burada kurbanın yaşadığı en önemli şey uzun süre kendi aklından duyduğu şüphedir. Bu durumun tahammül sınırını aşacak kadar uzun sürmesi kişinin hayal-gerçek ayrımını yapamayarak “psikoz” durumuna girmesine sebep olabilir, yani akıl sağlığı söz konusudur. Bir sırrın saklanması için sürekli algısının yanlış olduğu ima edilen bir çocuk ta, zamanla kendi gerçekliğini yitirebilir, başkalarının gerçekliğine sığınma yolunu seçebilir. Bu yönteme başvuran insanlar hedeflerine ulaşmak için oldukça sinsi ve anlaşılması güç yöntemler kullanabilmektedirler. Yapılan yayımlarda bu insanların sıklıkla şöyle olduğu yazılı;
Göz göre göre yalan söylerler, kanıt olsa bile inkâr ederler, yakınlarınızı ve sevdiklerinizi size karşı kışkırtırlar, koşulsuz itaate zorlarlar, sistematik olarak yıpratırlar, duygu sömürüsü yaparlar, söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmaz, güven kazanmak için arada bir sebepsiz iyilik yaparlar, kafa karışıklığının insanı zayıflattığını bilirler, yansıtma yaparlar (Kendi kötü duygularını size boca ederler, sizi ağırlaştırırlar), insanları aleyhinize doldururlar, size ve başkalarına sizin deli olduğunuzu söylerler, kendilerinden başka herkesin yalancı olduğunu iddia ederler”…
Filmde olduğu gibi, türlü aile sırlarının ortaya çıkmaması maksadıyla aile bireyleri tarafından diğer aile üyelerine yapılması da mümkün olan bu tür bir girişimin kurbanı olmamak için;
Öncelikle ilkeli yaşamak, kendi hislerimize güvenmek, gerektiğinde uzak durmayı başarabilmek, bazen alt edilebileceğimizi kabullenmek, çevremizde destek alabileceğimiz kişiler bulundurmak, doğa (yanılmaz gerçeklik) ile irtibatta olmak ve en önemlisi de karşımızdakinin ne söylediğine değil ne yapmak istediğine odaklanmak, gerekirse profesyonel destek almak” fayda sağlayacaktır…
H. Ali YILDIRIM, 10.09.2019

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara